"Enter"a basıp içeriğe geçin

31 Mart Darbesi ve Sonuçları

23 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanı Osmanlı ülkesinde coşku ile karşılanmıştı ancak eski dönemin yüksek memurları ve alaylı subaylar kendilerine zarar geleceği düşüncesiyle oldukça rahatsız olmuşlardı.

Meşrutiyet’in ilanında etkin bir rol oynayan İttihat ve Terakki Cemiyeti devletin en önemli siyasi gücü oldu. Avrupa’nın büyük bir savaşa doğru sürüklendiği bu dönemde İttihat ve Terakki liderleri devletin çöküşünü önlemek istiyorlardı ancak olaylar ittihatçıların istediği şekilde gelişmiyordu. Meşrutiyet’in ilanından kısa bir süre sonra Bulgaristan’ın bağımsızlığını ilan etmesi, Avusturya Macaristan’ın, Bosna-Hersek’i topraklarına kattığını açıklaması ve Girit Meclisi’nin Osmanlı’dan ayrılarak Yunanistan’a bağlanma kararı alması sürecin bozulmasına sebep oldu.

Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu iç ve dış kargaşa bu olumsuz tablonun ortaya çıkmasına sebep olmuştu. Dönemin karmaşa ortamı içinde muhalefet de siyasi partiler oluşunca taraflar arasındaki sürtüşmeler arttı. Yenilenen seçimlerde İttihat ve Terakki Cemiyeti mecliste çoğunluğu kazandı. Cemiyet artık devlet işlerine müdahale etmeye başlamıştı.

13 Şubat 1909’da Kâmil Paşa meclisten güvenoyu alamayınca istifa etti. Bundan sonra iktidar muhalefet ilişkileri iyice gerildi. İttihat ve Terakki, devlet kadrolarında tasfiyeye başladı. II. Abdülhamit Dönemi’nde önemli mevkilerde olan birçok kişi memuriyetten çıkarıldı. İşten çıkarılanların yerine İttihatçıların getirilmesi güven ortamının bozulmasına sebep oldu.

Hasan Fehmi Bey (temsilî)
Hasan Fehmi Bey (temsilî)

II. Meşrutiyet’in ilanı üzerine İstanbul’a dönerek “Serbestî” gazetesinin başına geçen Hasan Fehmi, yazılarında İttihat ve Terakki’yi sert bir dille eleştirdi. İttihatçılar, Hasan Fehmi’yi susturmak için gazeteye tehdit mektupları gönderdiler. Hasan Fehmi bütün korkutmalara ve tehditlere rağmen İttihat ve Terakki’yi sert bir dille eleştirmeye devam etti. Hasan Fehmi, 6 Nisan 1909 akşamı Galata Köprüsü üzerinde vurulunca cinayeti işleyenlerin ittihatçılar olduğu düşünüldü.

Hasan Fehmi cinayeti ayaklanmanın fitilini ateşledi. 8 Nisan günü çıkan gazeteler ittihatçılara ateş püskürüyordu. Hasan Fehmi Bey’in başyazarlığını yaptığı Serbestî Gazetesi “Basın Özgürlüğünün İlk Kurbanı Hasan Fehmi Bey’in Ruhuna Fatiha.” başlığıyla çıktı. İttihat ve Terakki’nin muhaliflerinden İkdam Gazetesi Başyazarı Ali Kemal Bey’in Mülkiye Mektebi’nde Hasan Fehmi cinayetiyle ilgili yaptığı konuşma öğrencileri galeyana getirdi. Dönemin üniversite öğrencileri okulun bahçesine çıkıp hükûmet aleyhtarı sloganlar atmaya başladılar. Öğrenciler bağırıp çağırarak Bâbıâli’ye yürüdüler.

Hüseyin Hilmi Paşa (temsilî)
Hüseyin Hilmi Paşa (temsilî)

Sadrazam Hüseyin Hilmi Paşa, öğrencilerin isteği üzerine bizzat dışarı çıkarıp “Katiller bulunacaktır.” diyerek gençleri sakinleştirmeye çalıştı ancak kalabalık daha sonra Mebusan Meclisi’ne gidip Meclis Başkanı Ahmet Rıza’dan katillerin bulunmasını istedi. Öğrenciler ile Ahmet Rıza Bey arasında tartışma çıkınca güvenlik güçleri kalabalığın etrafını çevirdi ve öğrenciler dağıldı.

Cenazenin kaldırılacağı gün büyük bir kalabalık vardı. On binlerce kişi cenazedeydi. Üniversite öğrencileri, subaylar, dervişler Hasan Fehmi Bey’in cenazesini kaldırmaya gelmişlerdi. Cenaze töreni ittihatçı muhaliflerinin bir gövde gösterisine dönüştü. İttihatçılara karşı duyulan öfke ve kızgınlık cenazeyle iyice artmıştı. Bütün bu olayların sonucunda “31 Mart Vakası” meydana geldi. 31 Mart Vakası, esas itibariyle siyasî ve askerî bir isyandır. Selanik’ten İstanbul’a Meşrutiyet’in muhafızı olarak getirilmiş olan avcı taburu erleri, subaylarını hapsederek 12/13 Nisan gecesi ayaklandılar. İsyan eden askerler Sultanahmet Meydanı’nda toplandılar.

Sayıları üç bini bulan asiler Mebusan Meclisi önüne gelerek şu isteklerde bulundular:

  • Şeriat hükümleri kesin olarak yürütülmeli.
  • Bu hareketlerinden dolayı sorumlu tutulamayacakları üzerine kendilerine mühürlü senet verilmeli.
  • Harbiye Nazırı Rıza Paşa ile Mebuslar Meclisi Başkanı Ahmet Rıza görevden alınmalı.
  • Mevcut üst rütbeli subaylar görevden alınmalı.
  • Şeriat yolunda yapılan her ayaklanma toplar atılmak sureti ile kutlanmalı.

Ayaklanmayı başlatan ve yürütenler görünürde avcı taburlarına mensup çavuşlar ve erlerle onlara sadık bazı medreseli öğrencilerdi ancak onların arkasında Ahrar Fırkası’na mensup politikacılar hatta bazı milletvekilleri, Prens Sabahattin Bey takımı, İttihad-ı Muhammedî Fırkası, bazı gazeteler ve yazarlar yer almaktaydı. Bütün bu kuruluşları bir araya getiren tek neden İttihat ve Terakki’ye olan düşmanlıklarıydı. İsyanın devamı süresince Ayasofya ve Meclis-i Mebusan çevresi asilerin merkezî hâline gelmişti.

Hareket Ordusu
Hareket Ordusu

İstanbul’daki isyan Selanik’te bulunan İttihat ve Terakki Cemiyeti merkezine “Meşrutiyet mahvoldu.” şeklinde bildirildi. Bunun üzerine hazırlanan Hareket Ordusu birlikleri 23- 24 Nisan’dan itibaren İstanbul’a girmeye başladı. Hareket Ordusu’nun duruma hâkim olmasından sonra meclis tekrar Sultanahmet’teki parlamento binasında çalışmaya başladı. Meclisin 27 Nisan 1909’daki oturumunda ayaklanmada etkisi olduğu gerekçesiyle hakkında fetva çıkarılan II. Abdülhamit’in tahttan indirilmesine ve yerine Veliaht Mehmet Reşat’ın padişah olmasına karar verildi.

Olaylarla ilişkisi ispatlanamayan II. Abdülhamit’e, tahtan indirildiği Yıldız Sarayı’nda tebliğ edildi. 31 Mart Olayı Sultan II. Abdülhamit Dönemi’nin kapanmasına neden oldu.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir