"Enter"a basıp içeriğe geçin

Değişen Dünyada Değişen Osmanlı

Avrupa’da coğrafi keşiflerle başlayan gelişmeler Osmanlı Devleti’ni de etkiledi. Coğrafi keşifler sonrası ticaret yolları değişti ve Osmanlı Devleti’nin vergi ve ticaret gelirleri azaldı. Uzun süren savaşların beraberinde getirdiği ekonomik sıkıntılar ve isyanlar devleti zor durumda bıraktı.

Avrupa’ya karşı askerî üstünlüğünü kaybeden Osmanlı Devleti yeni fetihler yapamayınca ekonomisi daha da bozuldu. Bu duruma çözüm bulmak amacıyla XVII. yüzyılda padişahlar ve bazı devlet adamları çareler aramaya başladı. Bu amaçla dönemin aydınları devletin bozulan kurumlarıyla ilgili raporlar hazırladı. Bu raporlar doğrultusunda yenilikler yapılmaya çalışıldı. Bu raporların en önemlilerinden bir tanesi Koçibey Risalesi’dir.

1683’te II. Viyana Kuşatması’ndan sonra Osmanlı orduları art arda yenilmeye başlamış ve askeri üstünlük Avrupalılara geçmiştir. Bu durum karşısında Osmanlı yönetici ve aydınları Avrupalıların askerî alandaki üstünlüklerini kabul etmeye başlamışlardır. Böylece tarihimizde XVIII. yüzyıl başlarından itibaren ilk defa Osmanlı kurumlarının batıdan örnek alınarak düzenlenmeye çalışıldığı bir dönem başlamıştır.

Lâle Devri” diye isimlendirilen dönemde 1718–1730 yılları arasında tahtta Sultan III. Ahmed, sadaret makamında ise Nevşehirli Damat İbrahim Paşa bulunuyordu. 1718 yılında imzalanan Pasarofça Antlaşması’ndan sonra başlayan ıslahat hareketleri sırasında Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi fen ve sanat alanlarındaki gelişmeleri görmek, Fransa ile ilgili daha fazla bilgi edinebilmek amacıyla Paris’e gönderilmişti. Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi’nin sefaretnamesinde (elçilerin tuttuğu rapor) verdiği bilgiler Osmanlının modernleşmesine önemli katkılar sağlamıştır.

Sultan IV. Murat (Temsilî)
Sultan IV. Murat (Temsilî)

Osmanlı tarihinde ilk defa Lale Devri ile Batı kültürü ve kurumlarına yoğun bir ilgi başlamıştır. Lale Devri’nde Osmanlılar, Batılılar ve bilhassa Fransızlarla iyi ilişkiler kurmuşlardır.

Lale Devri’nde birçok yenilik yapılmıştır. Bu dönemde ilk kez Avrupa’da geçici elçilikler oluşturulmuştur. İlk kez “çiçek aşısı” uygulanmıştır. Çini atölyeleri açılmıştır. 1720 yılında tulumbacıların yerine “itfaiye teşkilatı” kurulmuştur. İtfaiye teşkilatı Osmanlı tarihinde batı örnek alınarak kurulan ilk teşkilat olmuştur.

İlk Osmanlı matbaasının kurucusu İbrahim Müteferrika basma yöntemiyle kitap çoğaltmanın yararları ve gerekliliği üzerine bir risale yazmış, sadrazama sunmuş ve matbaa kurmak için izin istemiştir. Matbaanın kurulmasına işimizi kaybederiz korkusuyla hattatlar itiraz etmiş, matbaada dinî kitaplar basılmayacağı söylenince itirazlarına son vermişlerdir. Böylece Lale Devri’nde Said Çelebi ile İbrahim Müteferrika 1727’de ilk Osmanlı matbaasını kurmuştur.

Matbaa sayesinde kitap sayısı artmış ve fiyatı ucuzlamıştır. Bilginin yayılması kolaylaşmıştır.

Osmanlıda İlk Matbaanın Kuruluş Çalışmaları (Temsilî)
Osmanlıda İlk Matbaanın Kuruluş Çalışmaları (Temsilî)

Lale Devri’nde ilk defa Yalova’da kâğıt, İstanbul’da kumaş fabrikası kurulmuştur.

Lale Devri’nin ilk mimari eserlerinden biri III. Ahmed Çeşmesi’dir. Bu çeşme bol çiçekli dış bezemeleriyle geleneksel Türk çini işçiliğinin de en güzel örneklerindendir. Sultan Ahmed Çeşmesi’nin saray kapısına bakan yönünde III. Ahmed’in şu mısrası yazılıdır: “Aç besmeleyle iç suyu, Han Ahmed’e eyle dua.”

III. Ahmed Çeşmesi (İstanbul)
III. Ahmed Çeşmesi (İstanbul)

XVIII. yüzyılda askerî kurumlar oluşturulmuştur. Deniz mühendishanesi ve sürat topçuları gibi askerî kurumlar oluşturulurken Avrupa’dan uzmanlar getirilmiştir.

III. Selim hedeflediği ıslahatlar için henüz şehzade iken Fransa Kralı XVI. Louis ile mektuplaşıp ondan bazı tavsiyeler almıştır.

III. Selim ıslahatlara başlamadan önce halkın, askerlerin ve ulemanın ileri gelenlerinden devletin zayıflamasının nedenleri ve neler yapılması gerektiği hakkında görüşlerini bildirmelerini istemiştir. Bunun üzerine III. Selim’e ikisi yabancı olmak üzere 22 rapor sunulmuştur. Bu raporlarda askerî sorunlar ve bunların çözümleri hakkında görüşlerin yanı sıra idari ve sosyal meselelere de değinilmiştir.

III. Selim Avrupa kültürünü yakından tanımak amacıyla Ebubekir Ratıp Efendi’yi Viyana’ya elçi olarak göndermiştir (1791). Ebubekir Ratıp Efendi 8 ay süren seyahatinden sonra Avrupa’nın askerî, idari ve mali teşkilatı hakkında geniş bilgiler içeren sefaretnamesini III. Selim’e sunmuştur. Bu sefaretnamenin ikinci bölümünde Avusturya’da köy ve kasabaların idare şekilleri, halkın durumu, alınan vergiler, fakirler hakkında alınmış tedbirler ve yollar hakkında bilgiler vermiştir. Ayrıca devlet adamlarının yerli kumaş kullanması ve vergilerin düzenli olarak toplanması konusunda birtakım tavsiyelerde bulunmuştur.

III. Selim tahta çıktıktan sonra ülkenin ileri gelen devlet adamlarından oluşan bir danışma meclisi (Meşveret Meclisi) toplamıştır. III. Selim bu meclisin hazırladığı raporlar doğrultusunda Nizam-ı Cedid (yeni düzen) adı verilen yenilikler yapmıştır. Nizam-ı Cedid adıyla Avrupa tarzında bir askerî ocak kurmuş ve bu ocağın masraflarını karşılamak için İrad-ı Cedid adıyla yeni bir hazine oluşturmuştur. Avrupa başkentlerinde (Paris, Londra, Berlin, Viyana) daimî elçilikler açılmıştır. Batı dillerinde yazılmış önemli eserler Türkçeye çevrilerek Batı düşüncesinin ülkeye girmesine hız verilmiştir.

Sultan II. Mahmud, tımar sisteminin bozulmasından sonra asker ve vergi toplama işini üstlenen ve zamanla bölgelerinde güç kazanan toprak sahibi âyanlarla Sened-i İttifak’ı imzalamıştır (1808). Bu sözleşme ile Osmanlı tarihinde ilk kez bir padişah yönettiği insanlara vergi ve askerlik konularında tavizler vermiştir. Bu senet sultanın iktidar gücünü kısıtlamıştır. Âyanlarla uzlaşı sağlandıktan sonra II. Mahmud’un hedefi ıslahatlar yapmak olmuştur.

II. Mahmud Dönemi’nde, bozulan ve devlete zarar veren Yeniçeri Ocağı kaldırılmıştır. Yerine “Asakir-i Mansure-i Muhammediye” adıyla yeni bir ordu kurulmuştur. Bu yeniliklerin yanında “Takvim-i Vekayi” adlı Fransızca ve Türkçe olarak resmî bir gazete çıkarılmıştır. Gazetede iç ve dış haberler, ticaret, askerlik, sanat ve bilimsel çalışmalar gibi alanlarda haberler yer almıştır.

II. Mahmud Dönemi’nde klasik eğitim veren okulların dışında Avrupa tarzında yeni okullar açılmıştır. Bu okulların amaçlarından biri de yabancı dil bilen insan yetiştirmektir. Bu dönemde Avrupa’ya öğrenciler gönderilmiştir.

Tarihimizde Tanzimat Fermanı ile başlayıp I. Meşrutiyet’in ilanına kadar süren döneme Tanzimat Dönemi denir. Tanzimat Fermanı ile Osmanlı tarihinde yeni bir devir başlamıştır. Tanzimat ile devletin siyasi, sosyal, askerî ve kültürel alanlarda kötüye gidişini önlemek amacıyla daha geniş kapsamlı yenilikler yapılmıştır. Tanzimat Fermanı’na 3 Kasım 1839’da Gülhane Parkı’nda halka okunduğu için “Gülhane Hatt-ı Hümayun’u” da denir.

1856 yılında Islahat Fermanı ilan edilmiştir. Bu fermanla yabancı devletlerin ülkenin iç işlerine karışmasını önlemek ve azınlıkların devlete bağlılıklarını kuvvetlendirmek amaçlanmıştır.

Mecidiye
Mecidiye

Mustafa Reşit Paşa maliye ile ilgili birçok çalışma yapmıştır. İlk kâğıt para onun girişimleriyle bastırılmıştır. Yabancı paralar yasaklanmıştır. Paranın değerinin düşmesi nedeniyle Avrupa paralarının değerine eşit “mecidiye” basımına başlanmıştır. Bu çalışmalar daha sonra kurulacak olan millî bankanın ilk hazırlıkları olmuştur. Tanzimat sonrasında Osmanlı Devleti’nde birçok alanda olduğu gibi ekonomik alanda da değişimler yaşanmıştır.

Özellikle 1838’de imzalanan Balta Limanı Ticaret Anlaşması ile yabancıların serbestçe ticaret yapabilmelerine imkân sağlanmıştır. Bunun sonucu yabancı sermaye yatırımları Osmanlı ekonomisini olumsuz etkilemiştir. 1881 yılında Osmanlı Devleti’nin dış borçlarını ödeyememesi üzerine Duyun-u Umumiye İdaresi (Genel Borçlar) kurulmuştur.

Ziraat Bankası, Ankara 1930
Ziraat Bankası, Ankara 1930

Avrupa devletleri ile ekonomik ve mali ilişkilerin geliştirilmesi sürecinde bankacılık gelişmeye başlamıştır. Memleket sandıkları 1883’te aynı amaçlar doğrultusunda “Menafi Sandıkları”na dönüştürülmüştür. 15 Ağustos 1888’de Menafi Sandıkları’nın yerine Ziraat Bankası resmen kurulmuş, o tarihte faaliyette bulunan Menafi Sandıkları da banka şubelerine dönüştürülerek faaliyete başlamıştır. 1888’de Ziraat Bankası kurulmuştur.

Posta hizmetleri için Posta Nezareti açılmıştır (1840) ve ilk önce Üsküdar-İzmit arasında posta yolu kurulmuştur. Sonra yurdun diğer bölgelerine yayılmıştır. 1855 yılında ise Telgraf Müdürlüğü kurulmuş, 1872’de posta ve telgraf hizmetleri birleştirilmiştir. Böylece haberleşmede yeni bir dönem başlamıştır.

Osmanlı Devleti ilk buharlı gemiyi 1827’de İngiltere’den satın almıştır. Bu gemileri ulaşımda kullanmaya başlamıştır. Vapura ilgi olunca 1851 yılında “Şirket-i Hayriye” adı ile bir vapur işletme şirketi kurulmuştur. Osmanlıda ilk toplu taşıma 1870’te ”Omnibüs” adı verilen büyük faytonlarla yapılmıştır. Omnibüslerin ihtiyacı tam karşılayamaması nedeniyle 1871’de atlı tramvaylar kullanılmıştır.

Buharlı Tren
Buharlı Tren

Bir diğer gelişme ise demir yolu ulaşımında yaşanmıştır. Osmanlı Devleti’nde ilk demir yolu Kahire-İskenderiye arasındadır. Anadolu’daki ilk demir yolu hattı 1856-1866 yılları arasında tamamlanan ve 131 km uzunluğunda olan İzmir-Aydın arasındaki hattır.

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir